Safra nedir, nasıl üretilir, safra kesesinin görevleri nelerdir?

Doç Dr. Didem Öncel Yakar

Doç. Dr. Didem Öncel Yakar’ın cevabı

Safra kesesi karaciğerin alt yüzünde bulunan armut şeklinde bir organdır. Bu organ çepeçevre bir kas tabakasına sahiptir. Safra kesesinin ortalama 50 mL kapasitesi bulunmaktadır. Kendine ait bir kanal ile (sistik kanal, cystic duct), karaciğerden gelen ana karaciğer kanalına (ana hepatik kanal, common hepatic duct) birleşir. Bu kanal çift yönlü akıma izin verecek şekilde; hem karaciğerden gelen safrayı safra kesesine taşıyarak orada depolanmasını sağlar, hem de safra kesesinin kasılması ile safranın on iki parmak barsağına iletilmesini sağlar.

Safra kesesinin görevlerini ve hastalıklarını yorumlamak için önce safranın ne olduğunu anlamak gerekmektedir. Karaciğeri sağlıklı ve ortalama gıda tüketimi olan normal bir erişkin karaciğeri günde 250-1000 mL arası safra üretir. Safranın ana görevi yağ sindirimine yardımcı olmaktır. Safrayı oluşturan bileşenler su, elektrolitler (sodyum, potasyum, kalsiyum, klor), safra tuzları, proteinler, lipidler (yani yağlar) ve safra pigmentleridir. Bu içeriklerden yağlar (kolesterol, fosfolipidler) ve bunlardan türeyen safra tuzları tamamen karaciğerde üretilmektedir. Karaciğer hücrelerinde oluşturulan safra daha sonra safra kanallarına salgılanır. Bu salgılama aşaması sırasında safranın bileşenlerinin farklı oranlarda emilimi ile safra içeriği bir miktar değişikliğe uğrar. Ağızdan alınan gıda içeriği farklı mekanizmalarla karaciğerdeki safra üretimini ve salgılanmasını etkiler.

Sağlıklı bir yetişkinde üretilen safra, kanallara geçtikten sonra karaciğer içi safra kanallarının birleşmesi ile oluşan bir ana karaciğer kanalı ile karaciğer dışına çıkar. Bu süreci küçük yan yolların tek bir ana çevreyoluna bağlanması şeklinde düşünebiliriz. Daha önce bahsedildiği gibi, safra kesesinin kendine ait kanalı olan sistik kanal da işte bu ana çevreyoluna bir yan yol olarak bağlanmaktadır. Safra kesesi kanalı ile ana karaciğer kanalı birleştikten sonra ana safra kanalı (koledok, common bile duct) halini alır. Ana safra kanalı yaklaşık 8-10cm.lik bir seyir sonrası pankreas kanalı ile birleşerek on iki parmak barsağına açılır. Bu sayede karaciğer hücrelerinde üretilen safra, esas görevini yapacağı, barsağa taşınmış olur.

Vücutta yedek safra deposu olarak bulunan safra kesesi hem depolama hem de safra emiliminde rol alır. Safrayı depoladığı süre içinde bazı elektrolitler ve suyun emilimini sağlayarak, depoladığı safrayı karaciğerde üretilen safradan çok daha yoğun (yaklaşık 10 kat) safra tuzu, safra pigmenti ve kolesterol içeren bir safra haline dönüştürür. Tüm vücutta alan başına en yüksek emilim kapasitesine sahip organdır.

Safra kesesi düzenli aralıklara küçük kasılmalarla içeriğini safra kesesi kanalı aracılığıyla ana safra kanalına boşaltmakla birlikte, asıl olarak içeriğini tamamen boşaltmaya sevk eden ağızdan gıda alımı sonrası salınan bir hormon nedeniyle tüm duvarının kasılmasıdır. Bu süreci gıda alımı aralarında şişen, gıda alımı sonrası içeriğini boşalttığı için sönen bir balona benzetebiliriz. Safra kesesinin yeniden dolma-boşalma süreçleri farklı hormonların, belirli noktalardaki farklı basınç sistemlerinin birlikte çalıştığı kompleks bir mekanizma ile yönetilmektedir.

Karaciğerde safra üretimi, üretilen safranın karaciğer içi kanallara salgılanması, bu kanallardaki safranın ana karaciğer kanalı ile karaciğeri terk etmesi, safra kesesinde safra depolanması, bu süreçte safranın konsantre edilmesi, safra kesesinin dolması-boşalması, tüm bu kanalların birleşerek ana safra kanalı yolu ile on iki parmak barsağına açılması süreçlerinde farklı anatomik, biyokimyasal, mekanik, hormonal ve metabolik faktörler rol almaktadır. Bu aşamalarda oluşan bozukluklar çeşitli hastalıklara neden olmaktadır. Tahmin edilebileceği gibi, hastalığın oluşma aşamasına, mekanizmasına bağlı olarak tedavileri de oldukça farklılık göstermektedir.

Karaciğerin ürettiği ve yağların sindirimi için gerekli olan safranın bir kısmını depolamak ve konsantre etmek (yoğunlaştırmak) görevleri olan safra kesesi, ismiyle uyumlu bir şekilde karaciğerin altında bulunan kese şeklinde bir organdır. Safra içindeki kimyasal bileşimin dengesiz hale gelmesi ile oluşan safra taşları son derece sık görülmektedir. Yaklaşık her 10 kişiden birinde bulunduğu bildirilmektedir. Bu derece sık olmasına rağmen her kişide semptom oluşturmaz. Şikâyete yol açmayan safra kesesi taşlarının tedavi edilmesine de gerek yoktur. Safra kesesi ameliyatı semptom görülmesi veya hekimin diğer nedenlerle cerrahi işlem kararı vermesi durumunda gündeme gelir. Laparoskopik kolesistektomi yani safra kesesinin kapalı yöntemle çıkartılması yöntemi ile başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Yirmi beş yılı aşkın hekimlik deneyimiyle Türkiye’nin saygın kadın cerrahları arasında yer alan Doç. Dr. Didem Öncel Yakar’ın uzmanlık alanları arasında, karaciğer naklinin yanı sıra karaciğer-safra yolları- pankreas hastalıklarının tedavisi ve laparoskopik kolesistektomi önemli bir yer tutuyor. Doç. Dr. Didem Öncel Yakar, bu bölümde sizlerden gelen soruları yanıtlıyor.

Bu alanda uzun yıllar çalışmış ve çok sayıda ameliyat gerçekleştirmiş olmanın birikimiyle, Ataşehir’de bulunan özel muayenehanemizde tanı, uygun tedavi seçimi ve ameliyat süreçlerinin yönetimi için sizlerin yanındayız. Hayatımızın her anında sağlık bizimle olsun.